üzüntülü

üzüntülü
1. أسوان [أَسْوَان]
Anlamı: acılı, üzüntüsü olan, müteessir
2. أسيان [أَسْيان]
Anlamı: acılı, üzüntüsü olan, müteessir
3. بائس [بائِس]
Anlamı: acılı, üzüntüsü olan, müteessir
4. ترح [تَرِح]
Anlamı: acılı, üzüntüsü olan, müteessir
5. تعس [تَعِس]
Anlamı: acılı, üzüntüsü olan, müteessir
6. جريض [جَرِيض]
Anlamı: acılı, üzüntüsü olan, müteessir
7. حزن [حَزِن]
Anlamı: acılı, üzüntüsü olan, müteessir
8. شقي [شَقِيّ]
Anlamı: acılı, üzüntüsü olan, müteessir
9. كئيب [كَئِيب]
Anlamı: acılı, üzüntüsü olan, müteessir
10. متعوس [مَتْعُوس]
Anlamı: acılı, üzüntüsü olan, müteessir
11. محزن [مُحْزِن]
Anlamı: acılı, üzüntüsü olan, müteessir
12. محزون [مَحْزُون]
Anlamı: acılı, üzüntüsü olan, müteessir
13. مغموم [مَغْمُوم]
Anlamı: acılı, üzüntüsü olan, müteessir
14. مكروب [مَكْرُوب]
Anlamı: acılı, üzüntüsü olan, müteessir
15. مهموم [مَهْمُوم]
Anlamı: acılı, üzüntüsü olan, müteessir
16. واجد [واجِد]
Anlamı: acılı, üzüntüsü olan, müteessir

Türkçe-Arapça Sözlük. 2015.

Игры ⚽ Поможем сделать НИР

Look at other dictionaries:

  • üzüntülü — sf. 1) Üzüntüsü olan, acılı, müteessir Ara sıra, saate üzüntülü bir göz atıyordu. P. Safa 2) Üzüntü veren Onu güldüren ve bizi ağlatan bu uzun ve üzüntülü oyun feleğin sabrını tüketti. Y. K. Beyatlı 3) zf. Üzüntülü bir biçimde, üzüntülü olarak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • üzüntülü — sif. Adamı üzən, əldən salan; üzücü, əzici, əzablı. Lalə Qüdrətin gəlişini gözləyir, . . amma yenə üzüntülü düşüncələrdən sonra narahat bir yuxuya gedirdi. M. Hüs.. // Həzin, qəmli, kədərli. Zınqırovların səsi yavaş yavaş musiqiyə çevrilir, nər… …   Azərbaycan dilinin izahlı lüğəti

  • ölüevi gibi — üzüntülü, sessiz …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • kötü kötü düşünmek — üzüntülü düşüncelere dalmak Bir yıldırım gelse de beni de yok etse bari diye kötü kötü düşündüğü oluyordu. H. Taner …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • rahat olmak — üzüntülü, sıkıntılı veya tedirgin durumda olmamak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • başından aşağı kaynar sular dökülmek — üzüntülü veya kötü bir olay karşısında birdenbire büyük bir sıkıntı duymak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • ALİM — Üzüntülü, kederli, ıztırab çeken …   Yeni Lügat Türkçe Sözlük

  • acı acı — zf. 1) Üzüntülü bir biçimde, dokunaklı olarak Acı acı gülerek Beyoğlu nun ilk ışıklarına baktı. Y. K. Karaosmanoğlu 2) Sert ve keskin bir biçimde Temizlenmeye hiç vakti olmayan kirli iş adamı gibi acı acı ter, kepek, yağ ve toprak kokuyor. A.… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • ağlamaklı — sf. Ağlar gibi olan, üzüntülü Çoğu ağlamaklı bu türlü şarkıları aslında sevmediklerini anlamışlar. N. Cumalı Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller ağlamaklı olmak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • dram — is., tiy., Fr. drame 1) Sahnede oynanmak için yazılmış oyun 2) Acıklı, üzüntülü olayları, bazen güldürücü yönlerini de katarak konu alan sahne oyunu veya televizyon filmi 3) Tiyatro edebiyatı 4) mec. Acıklı olay İhtiyarın ve umumiyetle insanın… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • elemli — sf. Üzüntülü, kederli Çektiği elemli aşkla mesut olmasa da bunları sevdiği şüphesizdir. A. Ş. Hisar …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Share the article and excerpts

Direct link
Do a right-click on the link above
and select “Copy Link”